Üniversiteye girişte yaş sınırı var mı?



Üniversiteye Girişte Yaş Sınırı Konulabilir mi? Üniversiteye girişte, objektif verilere dayanılmış olsa dahi, yaş koşulu öngörülemeyeceği hakkında karar.

T.C.

DANIŞTAY

İdari Dava Daireleri Kurulu

Esas No: 2016/3762

Karar No : 2016/2716

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Dava; Akdeniz Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Ambulans ve Acil Bakım Teknikerliği Bölümünden mezun olan ve dikey geçiş sınavı (DGS) sonucunda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümünü kazanan davacı tarafından, anılan bölüme kaydının yapılmamasına ilişkin 22/09/2011 günlü, 1371 sayılı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Müdürlüğü işlemi ile bu işlemin dayanağı olan 2011 DGS Kılavuzunun “Yükseköğretim Lisans Programlarının Koşul ve Açıklamaları” kısmının 232. Maddesinde yer alan “23 yaşından gün almamış olmak” koşulunun iptali istemiyle açılmıştır.

Danıştay Sekizinci Dairesinin 12/04/2016 günlü, E:2015/12840, K:2016/3558 sayılı kararıyla; 19/02/2002 günlü, 24676 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Meslek Yüksekokulları ve Açık Öğretim Önlisans Programları Mezunlarının Lisans Öğrenimine Devamları Hakkında Yönetmelik uyarınca hazırlanıp, Yükseköğretim Genel Kurulunun 12/05/2011 günlü kararıyla kabul edilen 2011 yılı Meslek Yüksekokulları İle Açıköğretim Önlisans Programları Mezunlarının Lisans Öğrenimine Geçiş Sınavı Kılavuzunun davaya konu 232. maddesi ile getirilen “23 yaşından gün almamış olmak” koşulunun hiçbir objektif veriye dayanmadığı gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek Protokol 2. maddesi ile Anayasanın 42. maddesinin amacıyla da bağdaşmadığı, bu nedenle, ambulans ve acil bakım teknikeri olan kişilerin üst öğrenimi için yaş sınırı koşulu getirilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı, diğer yandan, hukuka aykırı olan kılavuzun 232. maddesine dayanılarak davacı hakkında kurulan işlemde de hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idareler, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedirler.

Yükseköğretim kurumlarına girişte, tercih edilen bölüme göre, verilen eğitim-öğretim faaliyetinin gerekleri uyarınca getirilen çok sayıda kısıtlama bulunmakta olup; bu kısıtlamalar, Anayasanın 42. maddesinde yer alan, “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.” hükmü ve Avrupa İnsan Haldarı ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmesi’nin Ek 1. Protokolün 2. maddesinde yer alan; “Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz.” kuralının ihlali anlamına gelmemektedir.

Bununla birlikte, öğrencinin yaşı, eğitim-öğretim faaliyetinin sağlanmasına engel teşkil edebilecek unsurlardan biri olmayıp, Anayasanın 42. maddesinde yer alan “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.” hükmü ile tanınan eğitim ve öğretim hakkına getirilebilecek kısıtlamalar arasında üst yaş koşuluna yer verilmesi, anılan Anayasal hakkın zedelenmesi sonucunu doğuracaktır.

Anayasa’nın, “Yükseköğretim Kurumlan” başlıklı 130. maddesinde, üniversiteler, çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşidi düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip kurumlar olarak ifade edilmiş olup, bu kurumlara girişte, objektif verilere dayanmış olsa dahi, yaş koşulu aranmasının, hiçbir koşulda mümkün olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, daire kararında yer alan; “23 yaşından gün almamış olmak” koşulunun hiçbir objektif veriye dayanmadığı” gerekçesinde hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine, Danıştay Sekizinci Dairesinin 12/04/2016 günlü, E:2015/12840, K:2016/3558 sayılı kararının, yukarıda yer alan gerekçe ile onanmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6552 sayılı Kanun ile değişik 20/B maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca kesin olarak, 20/10/2016 gününde gerekçe ve kesinlik yönlerinden oyçokluğu ile karar verildi.