Türkçe ve Matematik soruları hangi sınıf müfredatından sorulacak?



Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç bu sabah düzenlediği basın toplantısında, üniversiteye giriş sınavının yeni isminin "Yükseköğretim Kurumları Sınavı" olacağını açıkladı ve yeni sistemin ne gibi değişikler içereciğiyle ilgili olarak kamuoyuna bilgi verdi.

Yeni sistem özünde mevcut sistemde olduğu gibi, merkezi yapılan bir sınavla puanların tespiti ve yerleştirmesi esaslarına dayanıyor. Ancak eskisinden farklı olarak artık öğrenciler, 18 yerine 5 puan türü üzerinden üniversite tercihlerini yapacak.

Mevcut halinde Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS) olarak bilinen, Nisan ayında yapılan ve nihai puana yüzde 40 etki eden sınav, yeni halinde "Temel Yetenek Testi" adı altında sadece Türkçe ve Matematik derslerinden sorular içerecek. Nihai puana olan yüzde 40 etkisi ise devam edecek.

Bir günde iki sınav

Haziran ayına yapılan ve Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) olarak bilinen sınavın da nihai puana olan yüzde 60 etkisi devam edecek, ancak YGS ve LYS arasındaki yaklaşık iki aylık zaman farkı, yeni sınav sisteminde olmayacak. Temel Yetenek Testi sabah, diğer sınav ise öğleden sonra tek bir gün içinde yapılacak.
Yeni sınav sisteminde baraj puanı da değişmedi. Temel Yetenek Testi puanı üzerinden 150 ve üzeri puan alanlar önlisans programlarına, 180 ve üzeri puanlar lisans programlarına yerleşebilecek.

Eski sistemde YGS-LYS puanları hesaplanırken tüm adayların liselerinden aldığı Orta Öğretim Başarı (OBP) puanları 0,12 ile çarpılarak ilgili YGS-LYS puanlarına eklenirdi. Bu uygulama yeni sistemde de devam edecek.

Eğitimciler, yeni sistemin temelde benzer esaslarla kurgulandığını ancak yapılan değişikliklerin hem olumlu ve olumsuz sonuçları olabileceğini söylüyor.

'Fırsat eşitsizliği var'

BBC Türkçe'ye konuşan eğitimci Alaattin Dinçer, üniversiteye girişte değişen sınav sisteminin temel sorunları çözmediği görüşünde.

Dinçer, Türkiye'deki okullar arasında paraya bağlı olarak eğitim kalitesinin değiştiğine ve bunun sınav değişikliği ile giderilemeyeceğine dikkat çekiyor:
"Hepsinden önemlisi yeni getirilen sistemin bütün okullar arasında asgari olarak eşitliği sağlaması gerekiyor. Türkiye'de eğitim ciddi manada piyasa kuralları içerisinde belirlenir hale geldi. Zenginlerin kendi özel okulları, orta sınıfın kendi özel okulları var, A grubu devlet okulları ve bir de geri kalan devlet okulları var. Dolayısıyla okullar arasında ciddi eğitim farkları ve fırsat eşitsizliği var. Böyle bir ayrışma olduğu sürece eğitimde sosyal adalet sağlanamaz."

"Tabii ki insanların hayatındaki sınavların azaltılması gerekiyor. Ancak mevcut sınavlara hazırlanmanın da bir maliyeti var ve yoksullar zenginlere göre çocuklarının eğitimi için daha az para harcayabiliyorlar. Bunun için sistemin tamamına bakıp, olabildiğince fırsat eşitliği temelinde yeniden planlamak gerekiyor. Bunu yapmadığınız sürece sınav sayısını artırarak ya da azaltarak olumlu sonuç alamazsınız."

'Bazı okullar, örneğin İmam hatip liseleri üç adım önde başlayacak'

Yeni sınav sisteminde, eski sistemden farklı olarak Türkçe ve Matematik dersleri puan hesaplanmasında ağırlık kazandı. Dinçer, bu değişikliğin imam hatip liselerinde okuyan öğrencileri de öne geçireceği kanısında:

"PISA'da Türkiye, Türkçe okuryazarlığı değerlendirmesinde çok arka sıralara düştü. Belki de bu yönüyle bu derslerin prestijlerini yükseltmek istiyorlar. Ancak maalesef çelişkileri de içinde barındırıyor.

"Bazı okullarda Matematik ve Türkçe dersi diğer okullara göre daha fazla. Örneğin imam hatip liselerinde altı saat Matematik işleniyor. Fakat meslek liselerinde, çok programlı liselerde ya da Anadolu liselerinde durum böyle değil. Bu durumda bazı okullar, örneğin imam hatip liseleri öğrencileri üç adım önde başlayacak. Belli derslerin ağırlığının artırılması için, okullar arasındaki ders dağılımlarının da eşit olması gerekiyor.

"Öğretmenler zaten ekonomik olarak pek çok ülkedeki emsallerin gerisinde ücretler alıyorlar. Bu açıklarını kapatmak için de birtakım ek işler yapmak zorunda kalıyorlar. Şu an zaten bir saat Matematik özel dersinin ücreti 100 lira. Bu fiyatların artacağını ve piyasada Matematik ve Türkçe borsası yaratacağını düşünüyorum."

Eğitim Bir Sen: 'Türkçe ve Matematik değişikliği' olumlu

Eğitim Bir Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi ise Türkçe ve Matematik derslerinin yeni sistemle ağırlık kazanmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor:
"Genel olarak Türkiye genelinde liseye yeni başlayan dokuzuncu sınıflarda bir başarısızlık söz konusu. Üniversite sınavına daha dört sene olduğu için, çocuklar lisenin ilk senesinde rehavete kapılıyor. Ancak yeni sistemle dokuzuncu sınıfın Türkçe ve Matematik dersleri çok önemli hale geldi. Çünkü sonuca yüzde 40 etki eden Türkçe ve Matematik soruları dokuzuncu sınıf müfredatından sorulacak."
Öğrenciler, üniversite tercihlerin bu sene aldıkları puanı bir sonraki yıl da kullanabilecekler. Hatta iki sene sınava giren öğrenci, hangisini istiyorsa o senenin puanıyla tercih yapabilecek.

Selvi, yeni sistemle gelen bu değişikliğin de olumlu olduğunu söylüyor ancak bir noktaya dikkat çekiyor:

"Bize göre ÖSYM'nin ve YÖK'ün bundan sonra yapacağı en önemli şey, sınavlar arasındaki zorluk derecelerinin seneden seneye değişmesi önlemek olacak. Bir önceki yılın puanını kullanan bir öğrenci, ikinci yıl puanına göre tercih yapan öğrencilere göre avantajlı olur mu? Bu karışıklıkların çıkmaması için seneler arasında soruların zorluk dereceleri birbirine yakın olmak zorunda."

'Aynı günde 2 sınav mental stresi artırır'

Bir önceki sınav sisteminde öğrenciler iki aylık süre içinde nihai puanlarına yüzde 40 etki eden YGS sınav sonuçlarını öğreniyor ve ardından LYS sınavına hazırlanıyorlardı.

Selvi, yeni yöntemle sınavların tek bir günde yapılacak olmasının öğrenciler üzerindeki stresi azaltmak yerine aksine artıracağını savunuyor. Ayrıca, yeni sistemin Türkiye'de uzun yıllar denenmiş olduğunu hatırlatıyor:

"Yapılan değişiklikler ve önceki uygulamaları göz önüne aldığımız zaman yepyeni diyeceğimiz bir durum yok. Bu sistemin daha önceki uygulamalarında sorun yaşamıştık, bu sorunları aşalım diye puan türlerini artırdık. Ancak çok sayıdaki puan türünün de önemli handikapları oldu.

"Sabahleyin ilk sınava girmiş ve sınavı istediği gibi geçmemiş öğrenci, öğleden sonraki sınava da kötü bir ruh haliyle girecek. Çünkü ilk sınav az değil, yüzde 40 etkileyecek. Her şey bir yana, çocuk bu sınavları geleceği olarak görüyor. Sınavın tek seferde yapılıyor olması ve araya bir miktar dinlenme süresi verilmesi stresi azaltmaz, aksine artırır."
TYT